Özgüvenli çocuklar yani kendi kararlarını kendi verebilen, girdiği ortamlarda kendi gibi olmaktan duygu ve düşüncelerini dilediği gibi ifade etmekten çekinmeye çocuklar pek çok anne babanın üzerinde çokça düşündüğü mesele.
Peki nedir özgüven?
Özgüven, bireyin kendini “değerli” hissedebilmek için herhangi bir dış nesneye, statüye ve etikete ihtiyaç duymaması olarak tanımlanabilir. Bazen bu fikir anne babalarca mükemmel çocuk olma fikriyle karıştılabiliyor.
Örneğin pek çok anne baba çocuğunun her şeyi bilirse, her şeyi en doğru biçimde yaparsa daha özgüvenli olacağını düşünebiliyor. Bu nedenle de sürekli çocuklarına açıklamalar yapma, öğretme ve en doğru şeklini gösterme dürtüsüyle çocuğun oyununa, düşüncelerine ve aktivitelerine müdahale edebiliyorlar. “Bir bir güneş resmi bunu sarıya boyaman gerekiyor,” “o bir araba uçamaz onu böyle ileri geri süreceksin” vs gibi pek çok söyle en doğrusunu göstermek üzerine ebeveynlerin ağzılarından çıkıveriyor. Hal böyle olunca, kendi eylemleri üzerine pek çok düzeltmeyle karşılaşan çocuklar kendi yaptıklarının, söylemlerinin yani bizzat kendilerinin değersiz olduğuna dair pek çok düşünce geliştirebiliyorlar. Her şeyi öğreteyim, eksiksiz ve mükemmel bir çocuk yetiştireyim çabası, kendi olmaktan mutsuz ve özgüveni düşük çocukların boy gösterişiyle sonuçlanıyor.
Bu nedenle çocuklarımızın hayal gücünü, yapabilme kabiliyetini, meraklarını olabildiğince destekleyelim. Onların değerli hissetmeleri için dışarıdan gelecek bir başarıya, paraya, güzelliğe, güce ihtiyaçlarının olmadığını onlara hissettirecek bir tavır içinde olalım. İşte o zaman özgüven kendiliğinden kapıyı çalacaktır.